21 Ağustos 2012 Salı

O Bir Serencam



  Gülşah'cığım,
  Öncelikle yazı yazarken ne kadar zorlandığımı biliyorsun. Bir de her zamanki gibi işi son güne bırakınca… Neyse. Seninle aynı şehirde üniversite kazanmayı, birlikte yaşamayı çok istemiştim. Yanlış anlama bulaşık yıkamayı seviyorsun beni o dertten kurtarırsın diye. :))) Olmadı, kısmet değilmiş. Skype’a kaldık artık. Ders çalışacağında açarız Skype’ı ben seni lafa tutarım sen de bana rağmen çalışmaya devam edersin. Her zaman yaptığımız gibi…
  Lisenin ilk 3 senesi haftanın çoğu günleri, son senesi ise 7/24 birlikteydik. Benim en salak, en mutsuz, en üzgün, en sinirli kısacası en çekilmez hallerime sen katlandın. Birbirimize kızdığımızda bile çok sakindin ki sen de benim gibi olsan geçinemeyebilirdik. Yok kız ben seni her halinle seviyorum. Vurgulayarak “Açım.” dediğinde de, yüksek sesle müzik dinlediğinde de hatta göbeğime dokunduğunda bile seviyorum. Ama sen yine de çok oynama göbeğimle tamam mı fena huylanıyorum. :)
  Tavlada seni eze eze yenmeme rağmen benle tavla oynamaya devam etmen de takdire şayan doğrusu. Ama fena olmadı sayemde kendini tavla konusunda geliştirdin belki ilerde işine yarar. :) :)
  Sonunda sen de 18 oldun.  Pek bi numarası yok ama yeni yaşınla birlikte yalnız yaşamaya başlayacağın için kendini daha özgür hissedebilirsin.  Birlikte nice yaşlara inşallah. Birlikte olmak, arkadaş olmak illa ki her gün dip dibe olmak demek değil. Biz dip dibe olmaya alıştık ama mesafelere de alışmak zorundayız. Arkadaşlığımızın ne kadar gerçek olduğunu da bu şekilde kanıtlayabiliriz.
  Yazıma burada son verirken hayallerimizin gerçekleşmesini diliyorum. Neler olduğundan burada bahsedemeyeceğim de sen anlamışsındır. (Yanlış anlaşılma olmasın da :)) Seni kocaman öpüyorum canım :)

Not: Hiçbir yerde yayınlanmamış senin doğum gününe özel tozlu, bilgisayar dosyalarından çıkmış fotoğraflar paylaşıyorum. Seni çok özledim :(


0 yorum:

Yorum Gönder